7 Temmuz 2015 Salı

Meme Dikleştirme - Mastopeksi





Meme, kadınlığı simgeleyen, erojen organlardan birisidir. Her kadın, estetik olarak güzel görünümlü memelere sahip olmak ister. Ancak gelişim geriliği ya da doğum sonrası kilo kaybı sonucu hacmini yitiren meme dokusu, üzerini saran derinin de bol kalması sonucu sarkık bir görüntü kazanabilir. Dolgunluğunu, diriliğini yitirmiş sarkık memelerin görünümünü mastopeksi ameliyatları ile güzelleştirmek mümkündür. Yeterli bir hacme sahip olmayan sarkık memeler için tek başına mastopeksi ameliyatı yeterli olmayabilir. Mastopeksi ameliyatı sadece memeyi şekillendirici, sarkıklığı giderici bir girişimdir, memeye hacim kazandırmaz. Bu gibi olgularda, mastopeksi ameliyatına ek olarak, hacim kazandırmaya yönelik uygulaması ile normal dolgunluk da sağlanmış olur.

Ameliyatın tekniği memelerin sarkıklık derecesine göre değişmektedir. Hafif sarkıklığı olan olgularda meme başı normal pozisyonuna taşınır ve meme başı çevresindeki bollaşmış olan fazla deri çıkarılır. Bu teknik uygulandığında sadece meme başı çevresinde halka şeklinde bir ameliyat izi oluşur. Sarkıklık fazla ise ayrıca memenin alt yarısından da bollaşmış derinin çıkarılması gerekir. Bu durumda meme başının çevresindeki ameliyat izine ek olarak meme başından alt kenara doğru dikey olarak uzanan bir iz daha oluşur. Bu uygulamalar ile meme başı normal pozisyonuna taşınıp bollaşmış olan fazla deriler de çıkarılarak meme dik ve diri görünümünü kazanır. Aynı girişim sırasında memeye dolgunluk kazandırmak için silikon protezler de yerleştirilebilir. Ameliyatı takip eden yıllarda doğum yapıldığında süt bezleri ve süt kanalları zarar görmemiş olacağı için silikon protez uygulanan olgular da dahil olmak üzere herkes bebeğini emzirebilir.

Ameliyatta uygulanan tekniğe bağlı olmaksızın açık tenli ve yara iyileşme fizyolojisi normal olan kişilerde kalan ameliyat izleri çok belirgin değildir. Ancak izlerin belirginliği yine de kişinin yaşına, genetik yapısına ve derinin yapısal özelliklerine göre değişebilir.

Ameliyat, tam teşekküllü bir hastanede, genel anestezi altında yapılır, ortalama süresi 2-3 saattir. Hastanede kalış süresi 1 gündür. Ameliyat sonrası kişiyi rahatsız edecek derecede ağrı olmaz. Hissedilen ağrı, ağrı kesici ilaçlar ile rahatlıkla kontrol altına alınabilir. Yapılan ameliyatın etkisinden dolayı memelerde birkaç hafta süren ödem (şişlik) olabilir. Ameliyat izleri aylar içinde yavaş yavaş azalmaya başlayacaktır. Memenin tam şeklini alması ve yara izlerinin azalması için en az 6 ay gerekir. Bu sürenin sonunda deri üzerinde değişen statik kuvvetlerin etkisiyle ortaya çıkabilecek yara iyileşme problemleri (meme başında kayma, belirgin yara izleri vb.) olursa lokal anestezi altında yapılabilecek küçük girişimler ile düzeltilebilir.

Mastopeksi ameliyatları daha dik, daha diri, daha dolgun bir göğüs şekli kazandırıcı niteliktedir, bu durum aynı zamanda kendinize olan güveniniz de arttıracaktır.
Read more »

Meme Küçültme





Meme, kadınlığı simgeleyen, erojen organlardan birisidir. Her kadın, estetik olarak güzel görünümlü memelere sahip olmak ister. Ancak memelerin normalden daha büyük ve ağır olması, kişinin fiziki görüntüsünü bozmasının yanı sıra boyun, sırt ve omuz ağrılarına, normal dik duruş pozisyonunun bozulmasıyla kamburlaşmaya, memelerin karın cildi ile temas eden alt yüzeyinin aşırı terlemesi ile pişik oluşması ve mantar infeksiyonlarına, sütyen askılarının omuz üzerinde derin izler bırakmasına sebep olabilir. Büyük ve sarkık memelerin yol açtığı bu tür şikayetlerden meme küçültme ameliyatları ile kurtulmak mümkündür.

Ameliyatın tekniği memelerin büyüklüğüne göre değişmektedir. Son yıllarda geliştirilmiş ameliyat teknikleri ile hafif ve orta dereceli büyük memelerde meme başı çevresi ve meme başından aşağı meme altı çizgisine doğru dikey olarak uzanan minimum izi ile normal büyüklük ve dolgunlukta, son derece dik ve diri meme görüntüsü kazandırmak mümkündür. Bu tür uygulamalarda çıkarılan meme dokusunun miktarına bağlı olmak koşulu ile ameliyat sonrası dönemde doğum yapıldığında anne sütünde bir miktar azalma olabilmesine rağmen emzirmek mümkün olabilmektedir. İleri derecede büyük memelerde ise uygulanan ameliyat teknikleri farklıdır. Bir önceki teknikte tarif edilen ameliyat izlerine ek olarak meme altı kıvrım çizgisi boyunca da iz oluşur ve ameliyat sonrası dönemde doğum yapıldığında emzirmek mümkün olmaz. Ameliyatta uygulanan tekniğe bağlı olmaksızın açık tenli ve yara iyileşme fizyolojisi normal olan kişilerde kalan ameliyat izleri çok belirgin değildir. Ancak izlerin belirginliği yine de kişinin yaşına, genetik yapısına ve derinin yapısal özelliklerine göre değişebilir.

Ameliyat, tam teşekküllü bir hastanede, genel anestezi altında yapılır, ortalama süresi 3-4 saattir. Hastanede kalış süresi 1-2 gündür. Ameliyat, geniş bir alanı içermesine rağmen ameliyattan sonra kişiyi rahatsız edecek derecede ağrı olmaz. Hissedilen ağrı, ağrı kesici ilaçlar ile rahatlıkla kontrol altına alınabilir. Memeler ameliyat sırasında, zaman içinde yerçekiminin etkisi ile yeni şeklini alacağı düşünülerek normalden daha fazla dikleştirilir. Yapılan ameliyatın etkisinden dolayı memelerde ödem (şişlik) ve hafif morarmalar olabilir.

Ameliyattan sonraki memelerin bu görünümü ve ameliyat izleri kişiyi hayal kırıklığına uğratabilir, hatta kişi bu yüzden ameliyat olduğuna pişman bile olabilir. Ancak 3 hafta kadar sonra ödem ve morluklar düzelecek, birkaç ay sonra meme hafifçe aşağıya doğru inecek, memenin alt kenarı normal şeklini kazanacak ve ameliyat izleri yavaş yavaş azalmaya başlayacaktır. Memenin tam şeklini alması ve yara izlerinin azalması için en az 6 ay gerekir. Bu sürenin sonunda, ameliyattan sonra deri üzerindeki yer çekimi ve statik gerilim kuvvetlerin değişiminin etkisiyle ortaya çıkabilecek yara iyileşme problemleri (meme başında kayma, belirgin yara izleri vb.) olursa lokal anestezi altında yapılabilecek küçük girişimler ile düzeltilebilir.

Meme küçültme operasyonları iz bırakıcı nitelikte operasyonlardır. Kliniğimizde, bu tür operasyonlar en az iz bırakacak tasarım uygulamaya özen gösterilmektedir. Meme küçültme ameliyatını takiben kişinin fiziki ve ruhsal durumunda çarpıcı bir düzelme izlenir. Memelerin büyüklüğünden kaynaklanan şikayetler hızla kaybolur, bu şikayetler yerini bir hafiflik ve rahatlık hissine bırakır.
Read more »

Meme Büyütme





Meme, kadınlığı simgeleyen, erojen organlardan birisidir. Her kadın, estetik olarak güzel görünümlü memelere sahip olmak ister. Ancak memelerin tek ya da çift taraflı gelişme geriliği ya da gebeliği takiben kilo verme sonucu, memelerin hacmi normalden daha küçük olabilir. Bu gibi durumlarda memeyi, büyültmeye ve dolgunlaştırmaya yönelik yapılan girişimler ile daha dolgun, daha iri, estetik olarak daha güzel görünümlü meme oluşturmak mümkündür. Büyütmenin oranı, kişinin arzusu, mevcut memenin durumu ve göğüs kafesinin ölçüleri dikkate alınarak belirlenir. Dolgunluğunu yitirmiş, gevşemiş ve ileri derecede sarkmış olan memelere, tek başına protez yerleştirme ameliyatı uygulandığında gevşemiş olan meme dokusu, protezin üzerinden yine sarkma yapabilir. Bu tür memelerde protezin yerleştirilmesi ameliyatına ek olarak meme dikleştirme ameliyatı da yapılmalıdır.

MEME PROTEZLERİ

Meme büyütmek için kullanılan materyal, silikon protezlerdir. Silikon vücut için zararlı bir madde değildir. Silikon inert bir maddedir, yani vücut içine yerleştirildikten sonra organizma ile kimyasal reaksiyona girmez, moleküler yapısı değişmez. Silikon ile meme kanseri arasında herhangi bir ilişki olmadığı bilimsel bir gerçektir.

Protezler içinde bulundurdukları maddeye göre 2 gruba ayrılırlar:

1. Serum fizyolojik içeren protezler

2. Silikon içeren protezler

Protezler, şekillerine göre 2 gruba ayrılırlar:

1. Yuvarlak protezler:
Yarım küre şeklindedirler. Yerleştirildikten sonra memenin üst yarısında da dolgun bir görünüm oluştururlar.

2. Anatomik (damla şeklinde) protezler:
Damla şeklindedirler. Şekilleri, memenin doğal şekline daha uyumludur. Yerleştirildikten sonra memenin alt yarısında dolgun bir görünüm oluştururlar.

PROTEZLERİN YERLEŞİM YERLERİ

Meme, yağ dokusu ve süt bezlerinden oluşmuştur. Memenin altında, meme ile göğüs kafesinin arasında göğüs kası bulunur. Protezler, ya meme ile göğüs kasının arasına yani kas üzerine, ya da göğüs kası ile göğüs kafesi arasına yani göğüs kası altına yerleştirilebilir.

PROTEZ YERLEŞİMİ İÇİN GİRİŞ YERLERİ

Protezler göğüs bölgesine 3 farklı yerden girilerek yerleştirilebilir:

1- Meme başı çevresi

Ameliyat kesisi, meme başı çevresinin koyu renkli bölgesinin çevresinde, yaklaşık 4 cm. uzunluğunda yarım çember şeklindedir. Meme başı çevresinden kesi yapıldığında protezin yerleştirileceği bölgeye, süt bezleri kesilerek ulaşılır, protezin yerleştirileceği bölgeye ulaşmak için süt bezlerinin kesilmesi, olası bir doğumdan sonra emzirmeyi olumsuz etkileyebilir, meme başının duyusunu sağlayan sinir etkilenebilir, bu durumda meme başında geçici ya da kalıcı uyuşukluk oluşabilir. Ameliyat kesisi, meme başının çevresinde silik bir iz bırakarak iyileşir.

2- Meme altı kıvrım çizgisi

Meme altı kıvrım çizgisi üzerinden, ya da bu kıvrımı oluşturacak çizgi üzerinden 4 cm. uzunluğunda kesi yapılır. Ameliyat kesisi, meme altı kıvrım çizgisinde silik bir iz bırakarak iyileşir. Meme altı kıvrım çizgisinden girerek protez yerleştirildiğinde süt bezleri zarar görmez, olası bir doğumdan sonra emzirme problemi oluşmaz, meme başının duyusunu sağlayan sinirin etkilenme ihtimali daha azdır. Bu nedenle meme başının uyuşukluğuna sık olarak rastlanmaz.

3- Koltuk altı

Koltuk altında, derinin katlandığı çizgiler üzerinden 1.5-2 cm. uzunluğunda bir kesi yapılarak, memenin altına doğru uzanan bir tünel hazırlanır ve protez bu tünelden yerleştirilir. Protezler, bu yolla genellikle göğüs kasının altına yerleştirilirler. Protez, bu yolla bilhassa kas altına yerleştirildiğinde infeksiyon riskini oldukça azaltır. Ameliyat kesisi koltuk altında olduğu için, meme bölgesinde ameliyat izi olmaz. Koltuk altındaki ameliyat izi ise kıvrım çizgileri içinde kaldığından dolayı zamanla kaybolur. Bu yolla yapılan girişimin süt bezlerine hiçbir etkisi yoktur. Olası bir doğumdan sonra emzirme sorunları ortaya çıkmaz. Meme başının duyusunu sağlayan sinirin etkilenme ihtimali çok azdır. Bu nedenle meme başının uyuşukluğuna sık olarak rastlanmaz.

Ameliyatın sonucunu etkileyen kişisel faktörler:

Memelerin mevcut büyüklüğü

Meme tabanının çapı

Meme dokusunun kalınlığı, gevşekliği, dolgunluğu

Memede sarkıklık olması

Göğüs duvarının şekli

Memelerin asimetrik olması

Derinin elastikiyeti

Meme gelişimindeki şekil bozuklukları

Meme büyütme ameliyatı olmak isteyen bir kişinin, doktoru ile karşılıklı görüşmesi gereken 3 konu vardır:
1- Uygun protezin seçimi ,
2- Ameliyatın giriş yeri
3- Protezin yerleşim yeri.
Bu konular hakkında ihtiyacınız olan daha ayrıntılı bilgi, olası riskler ve her seçeneğe ait avantajlar ve dezavantajlar görüşme sırasında sizinle tartışılacaktır. Meme büyütmeye yönelik girişimlerde kullanılacak silikon protezin cinsi ve uygulanacak operasyonun tekniği, kişilerin tercihi dikkate alınarak belirlenir.

Ameliyat, tam teşekküllü bir hastanede genel anestezi altında yapılır ve tercih edilen tekniğe göre 1-3 saat sürer. Hasta, aynı gün ya da ertesi gün hastaneden ayrılabilir. Göğüs bölgesi, yaklaşık 1 hafta bandajlı kalır. Gizli dikiş uygulandığı için deri yüzeyinde dikiş yoktur. Ameliyat olan kişiler, 5-7 gün içinde ağır, yorucu ve uzun süreli olmamak koşulu ile her türlü aktiviteyi yapabilecek kadar iyileşirler.

Meme büyütme ameliyatları ile hem daha dolgun ve güzel görünümlü göğüslere ve daha orantılı bir vücut şekline kavuşacaksınız hem kendinize olan güveninizi de arttıracaksınız.
Read more »

4 Temmuz 2015 Cumartesi

Besin Zehirlenmeleri

Besinle uğraşan kişiler yiyeceklerin temiz bir şekilde hazırlanıp servis edilmesini kolay zannedebilirler. Ancak temiz görünen, tadı ve kokusu güzel olan yiyecekler hijyenik koşullar uygun olmadığında zehirli hale gelebilir. Bu durum sağlığımız için gizli bir tehlike demektir.

Besin kaynaklı besin zehirlenmelerine neden olan etmenler arasında; kimyasal maddeler, doğal besin toksinleri, parazitler ve mikroorganizmalar sayılabilir. Besinlere çeşitli kaynaklardan karışan veya bir amaçla dışarıdan eklenen bazı kimyasal maddelerin miktarları belirli bir düzeyi geçerse besin zehirlenmeleri oluşabilir.

İçinde yiyecek saklanan araç-gereçlerin yüzeylerinden zehirli maddelerin çözünmesiyle de besine metal bulaşması olabilir. Bazı besinlerin yapısında doğal olarak “toksin” isminde zehirli bileşikler olur. Örneğin bazı mantar türleri, yeşillenmiş ve filizlenmiş patates ve bal yapılarında bulundurdukları doğal zehirli maddeler nedeniyle besin zehirlenmelerine yol açabilir.
Mikroorganizmalar içerisinde özellikle bakteriler, besin kaynaklı pek çok hastalığın temel sorumlusudur. Genellikle hijyenik yönden uygun olmayan koşullarda hazırlanan ve pişirilen besinlerde üreyen bakteriler, besin zehirlenmelerine neden olmaktadır.

Bakteriler gözle görülmeyen minik canlılardır ve her yerde yaşayabilirler. Yoğurt, peynir, sirke gibi bazı besinlerin yapımında kullanılan bakteriler yararlı olanlarıdır. Esas tehlike besinlere bulaştıktan sonra uygun koşul ve sürelerde üreyerek hastalık yapan patojen bakterilerdir.

Bazı bakteriler uygun olmayan şartlara karşı korunmak ve yaşamlarını sürdürebilmek için spor denilen özel yapılar oluştururlar. Spor oluşturmuş bakteriler kaynayan suda bir saat veya daha fazla canlı kalabilirler. Dondurma işlemine ve bazı dezenfektanlara karşı dirençlidirler.

Bakteriler İçin Uygun Olan Üreme Koşulları

*
BESİN: Kötü koşullarda saklanıp hazırlanan ve pişirilen besinlerde ürerler. Besinler bakterilerin üremesi için gerekli olan besin ögeleri ve nem içerikleriyle mükemmel bir ortam yaratır. Bakteriler üremek için et, süt, balık, yumurta gibi protein yönünden zengin olan besinleri tercih ederler. Bu nedenle proteinden zengin olan besinler potansiyel tehlikeli besinlerdir.
*
SICAKLIK: Bakteriler türlerine göre -10 C’ den 100 C’ ye kadar geniş bir sıcaklık aralığında canlılıklarını sürdürebilirler. Patojen bakterilerin en iyi çoğalabildikleri sıcaklık aralığı 5- 65 C ( tehlikeli bölge ) arasıdır. Besinleri dondurma işlemi bakterileri öldürmez, ancak üremelerini durdurur. Belirli bir süre kaynatma ile bakterilerin kendisi ölür, sporları ve toksinleri tamamen yok edilmez.
*
NEM: Bakteriler canlı kalabilmek ve üreyebilmek için nemli ortamlara gerek duyarlar. Nem ya da su oranı düşük yiyeceklerde bakteri üremesi yavaşlar veya durur. Ancak bakteriler yaşamaya devam ederler.
*
PH: Bakteriler besinin asitlik derecesine göre hızlı ya da yavaş ürerler. Asidi yüksek ortamlarda ( domates, bazı taze sebze ve meyveler, sirke, yoğurt vb. ) bakteri üremesi hemen hemen olanaksızdır.
*
OKSİJEN: Bakterilerin oksijene olan ihtiyaçları farklıdır. Bazı bakteriler sadece oksijenli ortamda ürerler, bazı bakteriler ise üremek için oksijensiz ortamı ( konserve besinler vb. ) tercih ederler. Besin kaynaklı zehirlenmelere neden olan bakterilerin büyük bir kısmı hem oksijenli hem de oksijensiz ortamlarda üreyebilen özelliktedir.
*
ZAMAN/ SÜRE: Zaman bakteriler için en temel ihtiyaçların başında gelir. Patojen bir bakterinin tehlikeli bir duruma gelmesi için uygun zamana ihtiyacı vardır. Süre uzadıkça bakterilerin tehlikeli bir duruma gelmesi için uygun zamana ihtiyacı vardır. Süre uzadıkça bakterilerin sayıları da hızla artar.

Besinlerimize Bakteriler Nasıl Bulaşır ?

Mutfağımıza besinler gelmeden önce ve üretim sırasında çeşitli kaynaklardan maddeler bulaşabilir ve böylelikle besinlerimize kontamine olur. Başlıca kontaminasyon kaynakları: toz, toprak, çöpler, insanlar, su, haşere, kemirgen ve diğer hayvanlardır.

Bakteriler kendi başlarına hareket edemezler. Besinlere bulaşabilmeleri için mutlaka bir aracıya gereksinim duyarlar. Bu aracılar insanlar ve hayvanlardır. Bakteriler besinlere hasta ya da taşıyıcı insan yoluyla bulaşabildiği gibi “çapraz bulaşma” adı verilen yolla da bulaşabilir. Çapraz bulaşma; temiz bir yiyeceğe besin olmayan ve bakteri içeren etmenlerden bakteri bulaşmasına denir. Çapraz bulaşmaya neden olan besin dışı etmenler; eller, araç- gereç, doğrama tahtaları, mutfak tezgahları, giysiler, öksürme ve hapşırmadan kaynaklı damlacıklar, bakteri bulaşmış ya da potansiyel riskli besinlerden sızan sıvılarla temas etmiş olan her türlü yüzeylerdir.

Zehirlenme Belirtileri Nelerdir?

Besin zehirlenmeleri genellikle ani başlar ve hastalık belirtisi 30dak ile 72 saat arasında ortaya çıkabilir. İshal, kusma, bulantı, şiddetli karın ağrısı ve karında kramplar şeklinde belirtilerin dışında ateşte gözlenebilir.

Bireylerin kontamine besin yedikten sonra gösterdikleri tepki; bakteri veya toksine, besinin ne oranda kontamine olduğuna, tüketilen miktara ve kişinin bakteriye karşı gösterdiği duyarlılığa göre değişiklik gösterir.

Bu Durumda Ne Yapalım?

*
Kusma ve ishal vücudun zehri atma yöntemidir. Bu nedenle şikayetlerinizin başlamasını takiben 24 saat içersinde kesinlikle bulantı ve ishalinizi önleyici ilaçlar kullanmayın.
*
İshal ve kusmayı arttıracak düşüncesiyle hiçbir şey yememek yanlış bir davranıştır. İshal tedavisinin en iyi şekli dinlenmek ve bol miktarda sıvı ( temiz içme suyu, ayran, maden suyu, şekersiz çay ) tüketmektir.
*
İshaliniz geçene kadar yoğurt, pirinç lapası, haşlanmış patates, ekşi elma vb. tüketiniz.
*
Sebzeleri pişirdikten, meyveleri de yıkayıp kabuğunu soyduktan sonra tüketin. Erik, kayısı, incir, üzüm, karpuz gibi meyveler bağırsak hareketliliğini arttırdığı için tüketilmemesi daha iyi olmaktadır.
*
Kanlı ishal, boyun sertliği, şiddetli baş ağrısı ateş var ve 2 günden fazla devam ediyorsa hemen bir hekime başvurunuz.
Read more »

Otoplasti - Kulak Estetiği

Kulak, insanın dış görünümünü etkileyen, estetik ve aynı zamanda fonksiyonel önemi olan bir organdır. Kulakta doğuştan hiç gelişmeme de dahil olmak üzere birçok değişik şekil bozuklukları görülebilir. En sık rastlanan deformite kepçe kulak deformitesidir. Bu deformite, kulakların normal anatomik duruşundan öne doğru açılanması şeklinde görülür. Çocuğun yatış pozisyonu ve anne karnındaki duruşu ile hiçbir ilişkisi yoktur.

Kepçe kulak deformitesinin ameliyat ile düzeltilmesi için en uygun yaş 6 dır. Okul içindeki arkadaş çevresinde çocuğun kulağı hakkındaki konuşmalar, çocuğun psikolojik durumunu etkileyip bu durumun kendisinde bir kompleks oluşturmasına yol açabilir. Bu nedenle okula başlamadan önceki dönem bu problemin düzeltilmesi için en uygun zamandır, ancak daha sonra da her yaşta düzeltilebilir.

Çocukluk yaşındaki kişiler tam teşekküllü bir hastanede, genel anestezi altında, erişkinler ise lokal anestezi altında ameliyat edilir. Ameliyat yaklaşık 1 saat sürer. Ameliyat, kulak kepçesinin arka yüzünden yapılır, kulak kıkırdaklarının olması gereken kıvrım hatları zayıflatılarak kalıcı iç dikişler ile şekillendirilir, kulak kepçesi arkaya doğru asılır. Kulağın arka yüzündeki deri gizli dikişler ile kapatılır, deri yüzeyinde dikiş olmaz. Ameliyat olduğunuz gün evinize dönebilirsiniz. Kulak 3 gün süre ile bandajlı olarak kalır. Bandaj çıkarıldıktan sonra duş alınabilir. Ameliyattan sonra kulakta ödem (şişlik) ve morarma olabilir, bu durum 1-2 hafta içinde normale döner. Kulağın son şeklini alması birkaç ay sürebilir, ancak bu süre içinde rahatsız edici bir görüntü olmaz.

Kulağın görüntüsüne yönelik olarak yapılan girişimler ile yalnız kulaktaki şekil bozuklukları değil, aynı zamanda kişinin psikolojik durumunda da çarpıcı bir düzelme sağlanır. Artık kulaklarınızı saçlarınızla kapatmak zorunda kalmayacaksınız.
Read more »

Rinoplasti - Burun Estetiği





Ameliyat olmayı düşünüp de sonunda burun çöküklüğü, burun yamukluğu, burun ucunda düşme, nefes alamama gibi sıkıntıları yaşamak istemiyorsanız… Arzu ederseniz artistik, arzu ederseniz naturel bir burun… Hem de nefes alma ve horlama problemlerinizi çözerek. Kliniğimizin farkıyla…

Burun, yüz görünümünü etkileyen estetik ve fonksiyonel bir organdır. Rinoplasti ise burnu şekillendirmeye yönelik yapılan cerrahi girişimdir. Rinoplasti ameliyatı ile burnun büyüklüğü arttırılabilir ya da azaltılabilir, burun ucu şekillendirilebilir. Burun delikleri küçültülebilir. Burnun dudakla ve alınla oluşturduğu açılar değiştirilebilir. Burundan nefes alma zorluğu olduğu durumlarda, nefes alma problemlerini çözmeye yönelik müdahaleler (septoplasti, konka rezeksiyonu...) ile birlikte yapılabilir. Özellikle burun cerrahisinde estetik ve fonksiyon birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Bu bağlamda başarılı burun ameliyatı yüzünüzle uyumlu doğal bir burun görüntüsü sağlamalı ve nefes almayı daha da rahatlatmalıdır.

Burun ameliyatlarının başarısı, kişinin burnu ile ilgili problemleri ve beklentilerini doktoruna tam olarak ifade etmesine bağlıdır. Bu nedenle ameliyatla ilgili beklentilerinizi ve burnunuza ait sorunları tartışmanız, yapılacak girişimin planlanması konusunda doktorunuzu yönlendirecektir. Gerçekçi olmayan ya da mükemmeli hedefleyen beklentiler kişide hayal kırıklığı oluşturabilir. Bu nedenle burun ameliyatlarından sonra mükemmel bir görünüm değil de, daha iyi ve uyumlu bir görünüm beklentisi içinde olan kişiler ameliyattan memnun kalırlar.

Rinoplasti ameliyatını standart bir şekilde yapmamaktayız, hastanın ihtiyaçlarını karşılayacak, kişiye özel rinoplasti cerrahisi uygulanmaktadır. Gerçekçi beklenti, sağlıklı birey ve psikolojik denge rinoplasti adayı için önemli kriterlerdir.

Hastaya ait özellikler sonucu etkiler;

Yaş : Erkeklerde 17, kızlarda 16 yaştan itibaren bu ameliyat yapılabilir.

Burun derisinin kalınlığı

Burun eğriliği (aksı)

Burun büyüklüğü

Daha önce geçirilmiş burun ameliyatları

Yara iyileşme problemleri

Doktorunuz tarafından burun içi ve dışı ayrıntılı bir şekilde muayene edilir. Ek bir hastalık ve problem var ise bu aşamada tespit edilir (sinüzit, nazal polip vs ...). Rinoplasti ameliyatınız için gerekli (6 değişik açıdan) fotoğrafınız çekilir. Bu pozlar ameliyatınızı planlamada kullanılır. Ayrıca digital kamera ile alınan görüntüler üzerinde bilgisayar ortamında çalışma yapılır. Böylece ameliyat sonrası görüntü hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Ameliyat kesileri burun deliklerinin içinden yapıldığı için dış görünümde herhangi bir ameliyat izi olmaz.

Ameliyat, genel anestezi altında, tam teşekküllü bir hastanede yapılır. Ameliyat süresi hastadaki problemlerin büyüklüğüne bağlı olarak değişir. Ortalama 2 saattir. Ameliyat sonrası en fazla bir gece hastanede kalınır. Ameliyatın sonunda burun deliklerine tamponlar ve burun üzerine plastik bir atel yerleştirilir. Ameliyatı takiben göz çevresinde şişlik ve morarma oluşur, ilk birkaç gün burun deliklerinden kanlı sızıntı olabilir, rahatsız edecek derecede ağrı olmaz, olabilecek hafif ağrı, ağrı kesici ilaçlar ile kolayca giderilebilir. 1-3 gün sonra tamponlar, 7. gün atel ve dikişler alınır. Takip eden bir hafta burun bandajı uygulanır. Morluklar 7 gün içinde kaybolur. Şişliklerin çoğu ilk 10 gün içinde hızla azalır ve burun son şekline yakın normal bir görünüm kazanır. Bu andan itibaren kişi normal yaşamına dönebilir. Kalan şişliklerin azalması, burnun tam olarak oturması ve son halini alması yaklaşık 6 ay sürer. Ameliyat sonrası en az 2 ay süre ile burnunuzu darbelerden ve güneş ışığından korumanız önerilir. Bu süre içinde gözlük kullanmamanızda da yarar vardır. Düşük bir oranda da olsa burunda kalabilecek belli belirsiz şekil bozuklukları gibi istenmeyen sonuçların oluşması halinde ek cerrahi operasyon gerekliliği her zaman göz önüne alınmalıdır.
Read more »

Blefaroplasti





Göz altı yağ torbalarınız çıkarıldıktan sonra gözünüzün çevresinde çukurlaşmış bir görünüm istemiyorsanız… Bunu başarabilen nadir merkezlerden biri olarak, özel tekniklerimizi size sunuyoruz. Fark, ayrıntılarda gizlidir.

Göz kapakları, insanın yüz ifadesini ve dış görünümünü etkileyen, estetik ve aynı zamanda fonksiyonel önemi olan bir organdır. İlerleyen yaşın, yüz üzerindeki etkilerinin ilk ortaya çıktığı yerlerden biridir. Yaş ilerledikçe üst göz kapağı derisinde bollaşma, kaş ile birlikte, bollaşan bu deride aşağı doğru sarkma oluşur. Alt göz kapaklarında ise deride bollaşma, kırışıklık ve göz altı torbalarının belirginleşmesi dikkati çeker. Bu durum, kişinin göz kapaklarında ağırlaşmaya, yüzünde ise yorgun, üzgün, düşünceli ya da kızgın görünen bir ifadeye yol açar.

Blefaroplasti ameliyatları bu tür şikayetleri düzeltmeye yönelik olarak yapılan girişimlerdir. Alın kırışıklığı ve kaşlarda sarkıklığın söz konusu olduğu durumlarda üst yüz germe ameliyatı, yanaklarda sarkıklığın söz konusu olduğu durumlarda ise yanak kaldırma ameliyatı, göz kapaklarına yönelik yapılan girişime ek olarak yapılabilir. Alt ve üst göz kapakları, konumları ve anatomik yapıları farklı olduğu için ayrı ayrı değerlendirilir, uygulanan cerrahi girişimin niteliği de farklıdır. Ameliyat, üst göz kapağında kıvrım çizgisi üzerinden, alt göz kapağında kirpiklerin hemen altından girilerek yapılır, bu sayede ameliyat izleri -zaten belirgin değildir- gizli kalır.

Üst göz kapağı derisindeki bollaşma, hem dikey, hem de yatay doğrultuda olmak üzere iki boyutlu olarak, yeni geliştirdiğimiz bir teknik ile düzeltilmekte ve ayrıca göz kapağına dolgun görünümünü veren yağ torbacıkları da alınmaktadır. Alt göz kapaklarında kırışıklık oluşturan bollaşmış deri düzeltilmekte, dışarıya doğru bombelik oluşturan yağ torbacılarının pozisyonu değiştirilmektedir. Yeni geliştirilmiş olan bu teknik sayesinde yağ torbacıkları alınarak yapılan klasik tekniklerin uygulandığı ameliyatlarda oluşan yaşlı bakış ifadesi ortadan kaldırılmaktadır.

Blefaroplasti ameliyatları genel ya da lokal anestezi altında yapılabilir. Blefaroplasti ile birlikte ek bir girişim planlanıyorsa genel anestezi tercih edilir. Her bir göz kapağının düzeltilmesi yaklaşık 30-40 dakikadır.

Ameliyattan sonra aynı gün eve dönülebilir. Rahatsız edici bir şekilde ağrı şikayeti oluşturmaz. Göz kapaklarında ameliyatın etkisinden kaynaklanan ödem (şişlik) ve morarma oluşur. Ödem ve morluklar, yapılan girişimin derinliğine ve kişinin hassasiyetine göre 5-7 gün içinde azalır. Göz kapaklarının derisinin tam olarak oturması ve şekillenmesi 4-6 ay sürer, ancak bu süre içinde görünüm ile ilgili herhangi bir şikayet oluşturmaz.

Göz Kapaklarındaki Cil Fazlalıkları
Göz Kapaklarındaki
Yağ Torbacıkları

Uyguladığımız teknikler, bakışlarda canlanma, üzgün, yorgun ve kızgın görünen yüz ifadesinde düzelme ve gençleşme sağlayacaktır.


Read more »

Yüz Germe

Yüz germe ameliyatını, yüz germe tekniğinde ulaşılan son nokta olan modern endoskopik yöntemi, yurdumuzda nadir uygulayan kliniklerden biri olarak size biz sunuyoruz. Kulak önü ve arkasında herhangi bir ameliyat kesisi ve buna bağlı ameliyat izi olmadan en az 10-15 yaş genç görünmek ve son derece kalıcı bir sonuca ulaşabilmeniz için…

İnsan yüzünde stres, yer çekimi, sigara ve güneşin olumsuz etkileri yaş ilerledikçe ortaya çıkmaya başlar. Yaşlanmanın ilk belirtileri 30’lu yaşlarda fark edilmeye başlar, 50 li yaşlarda ise yerleşik bir görünüm kazanır. Yaşın ilerlemesi, yüzdeki tüm dokuları etkiler. Yüz kemikleri zayıflar, incelir, hacimlerini yitirir. Kaslar zayıflar, gevşer ve yer çekiminin etkisine yenik düşerek sarkmaya başlar. Yağ dokusu zayıflar, azalır ve incelir. Altındaki yağ dokusunun zayıflaması ile deri bollaşır, buruşur, elastikiyetini yitirerek tüm yumuşak dokular ile birlikte sarkma yapar. Bu mekanizma ile yüzdeki statik çizgiler ortaya çıkar. Diğer taraftan mimik kaslarının yıllarca çalışıp üzerini örten deri üzerindeki kıvrımları belirginleştirmesi ile dinamik çizgiler de ortaya çıkar. Yüz, alın ve göz çevresi çizgilerinin belirginleştiği, kaş, yanak, çene altı ve boynun sarktığı, göz kapaklarının yağ torbacıklarının belirginleştiği bir hal alır ve sonuç olarak daha yaşlı, yorgun ve çökmüş bir görünüm kazanır. Yüz germe işlemi, ilerleyen yaşın bu tür etkilerini hisseden her sağlıklı kişiye uygulanabilir. Yüz germe işlemi ile birlikte göz kapaklarının gerilmesi, estetik burun ameliyatı, çene büyütme, çene küçültme, çene altına liposuction, yağ ve doku injeksiyonu uygulamaları da yapılabilir.

Yüz, anatomik olarak üç farklı bölgeye ayrılır ve gençleştirmeye yönelik olarak yapılacak cerrahi girişim için her bölge ayrı ayrı değerlendirilir. Üst yüz, şakak bölgesi, alın ve kaşları içerir, bu bölgeye uygulanan girişim üst yüz germe işlemidir. Orta yüz, yanak bölgesini içerir, bu bölgeye uygulanan girişim orta yüz ya da yanak germe işlemidir. Alt yüz, çene altı ve boyun bölgesini içerir, bu bölgeye uygulanan girişim alt yüz ya da boyun germe işlemidir. Her bir bölgeye tek tek ya da bir arada cerrahi girişim uygulanabilir.

Üst yüz germe, kaşları kaldırmaya, alın ve şakak bölgesini germeye yönelik olarak yapılır. Klasik ameliyat tekniği ile saçlı bölgeden her iki kulak kepçesinin arasındaki mesafe kesilir, alın derisi sıyrılarak gerdirilir. Bu teknik oldukça kanamalı olur ve saçların içinde uzun bir ameliyat izi bırakır. Ancak, uyguladığımız modern endoskopik teknik ile saçların arasında 2 cm uzunluğunda 4 adet kesi ile ameliyat kanamasız bir şekilde yapılır ve saçların içinde belirgin yara izi kalmaz, sonucu doğal ve kalıcıdır.

Orta yüz germe işlemi, yanakların sarkıklığını gidermeye ve yanak derisini germeye yönelik olarak yapılır. Yanaklar; kaslar, yağ tabakası ve deri ile birlikte sarkar. Bu işlem, sadece deriyi gerdirerek yapıldığında, derindeki yağ tabakası ve kasların sarkıklığı sadece kamufle edilir, kısa bir süre içinde de etkinliğini yitirir.

Doğru olan teknik ise yanak kaslarının, üzerindeki yağ tabakası ve kılıfı ile birlikte yukarıya asılmasıdır. Bu şekilde yanak dokularının gençlik yıllarındaki pozisyonu sağlanır, ayrıca üzerini örten deri de gerginleştirilir. Böylece en etkin ve kalıcı sonuç, aynı zamanda da doğal bir görüntü elde edilmiş olur. Ameliyatın kesisi kulak önü ve kulağın iç kısmından yapılır, bu sayede karşıdan bakıldığında görünür bir iz kalmaz. Yanak germe işleminde endoskopik teknik uygulandığında ise sadece saçlı deri içinde 2 cm uzunluğunda izler kalır.

Kulak önü ve arkasını dolaşan ameliyat kesisi (mavi çizgi)

Derinin kaldırıldığı alan

Germe işlemi

Boyun germe işlemi genellikle orta yüz germe işlemi ile bir arada uygulanır. Yanak germe işleminde yapılan ameliyat kesisi kulak arkasından saçlı deriye doğru uzatılır. Boyun derisi ve kasları serbestleştirilerek yukarıya doğru asılır. Boyundaki sarkma ve kırışıklıklar giderilir, çene açısı belirginleşir, gergin bir boyun görünümü kazandırılır. Kesi, kulak arkasında kaldığı için, dışarıdan bakıldığında görünür bir iz kalmaz.

Ameliyat, tam teşekküllü bir hastanede genel anestezi altında yapılır. Her bir yüz bölgesine uygulanan işlem 1,5-2 saat sürer, tüm yüzü germe işlemi 6 saat sürebilen bir girişimdir. Hastanede kalış süresi 1-2 gündür. Ameliyatı takip eden 3 gün boyunca yüz, hafif baskılı bir bandaj ile sarılı kalır. Ameliyattan sonra yüz bölgesinde ağrı, gerginlik hissi, ödem (şişlik), morarma ve deri yüzeyinde uyuşukluk gibi şikayetler olabilir. Ağrı rahatsız edecek şiddette olmaz ve ağrı kesici ilaçlar ile rahatlıkla kontrol altına alınabilir. Şişlik ilk birkaç hafta içinde hızla azalır, geri kalan ve dikkat çekecek kadar belirgin olmayan hafif şişliğin kaybolması ve cildin yüz üzerine tam olarak oturması yaklaşık 6 ay sürer. Şişliğin hızlı bir şekilde düzeldiği ilk birkaç hafta içinde cilt yüzeyindeki gerginlik hissi ve uyuşukluk da azalarak kaybolur. Kalıcı uyuşukluk sık rastlanan bir durum değildir. Ameliyat bölgesindeki morlukların kaybolması ise kişinin hassasiyetine göre değişebilir. Bu süre hassas kişilerde 15 güne kadar uzayabilir. Ameliyatın hemen ardından ödem ve morluklardan dolayı yüzünüz tanınmayacak bir haldedir, ancak ödem ve morluklar azaldıkça, yaklaşık 7-10 gün sonra gerçek yüz hatlarınız ortaya çıkmaya başlayacaktır.

Ameliyattan 1 hafta önce, mimik kaslarının hareketlerine bağlı olarak ortaya çıkan dinamik çizgilerin tekrar oluşmasını engellemek ve bu kasların ameliyat öncesi gevşemesini sağlamak üzere botox uygulaması, 1 ay sonra ise yüz cildinin canlılığını ve tazeliğini kazandırmak üzere peeling uygulamaları önerilir.

Alın, yanaklar ve boyun bölgesini içeren yüz gençleştirme ameliyatları, yurdumuzda endoskopik yüz germe tekniği uygulamalarının öncülüğünü yapmanın verdiği gururla ameliyat riskleri en aza indirilerek ve son derece güvenli bir şekilde yapılmaktadır.

Yüz germe ameliyatı, kişinin yaşlanmasını durdurmaz. Yaşlanma, her şeye rağmen devam eden bir süreçtir ve yapılan ameliyattan sonra da devam eder. Bu ameliyat, kişinin içinde bulunduğu yaştan daha genç görünmesini sağlayıcı niteliktedir. Yüzünüz normal görünümünü kazandığında yüzünüzde çarpıcı bir gençleşme fark edeceksiniz.




Read more »

Kaş Kaldırma

Kaşlar, insanın bakışlarının ifadesini etkileyen önemli yapılardır. Kaşlar, yaş ilerledikçe, sarkma eğilimindedir. Kaşların şeklindeki farklılıklar, kızgın, sert, yorgun, üzgün, yaşlı, öz güvenini yitirmiş bir kişi ifadesi kazandırabilir. Kaş kaldırma ameliyatları ile kaşların pozisyonundan kaynaklanan olumsuz yüz ifadesi giderilerek daha genç, daha canlı, daha kendinden emin görünüm kazandırmak mümkündür.

Kaş kaldırma ameliyatları, üst yüz ya da alın germe ameliyatının içinde (bkz. Yüz Germe ), Blefaroplasti ameliyatı ile kombine edilerek ya da tek başına uygulanabilir. Kaşlarda sarkıklık ve düşüklük söz konusu olan durumlarda alın germe ameliyatı daha uygun bir seçenektir. Kaşlarda herhangi bir sarkma söz konusu olmayıp kenarlarının kalkması arzu edildiğinde alın germe işlemini uygulama gereği yoktur. Tek başına kaş kaldırma girişimi hastanede yatış olmadan, lokal anestezi altında uygulanabilir. Ameliyat, saçların arasından yapılan birkaç cm. lik kesi içinden girilerek kaşların altındaki dokuların yukarıya doğru asılması şeklinde yapılır. Ameliyattan sonra rahatsızlık verecek derecede ağrı oluşmaz, kişi günlük hayatına hemen dönebilir. Ameliyatı takiben 2 gün sonra banyo yapılabilir. Ameliyat, saçlı deri içinden girilerek yapıldığı için birkaç cm. lik izler dışarıdan bakıldığında gizli kalır ve görünmez.

Kaş kaldırma girişimi ile daha genç bir görünüme, daha canlı ve etkileyici bakışlara sahip olabilirsiniz.
Read more »

Karın Germe





Karın germe ameliyatını, karın duvarına ait göbek deliği çevresindeki doğal kıvrımları, orijinaline uygun bir şekilde yeniden oluşturulur. Karnınız gerildikten sonra dümdüz bir görünümü olmaması için…

Karın, insanın dış görünümünü etkileyen, estetik önemi olan bir bölgedir. Karında doğum sonrası oluşan çatlaklar, karın kaslarının anatomik olarak gevşemesi sonucu karın bölgesinde dolgunluk ve sarkmalar olabilir.
Abdominoplasti, orta ve alt karın bölgesindeki fazla deri ve yağ dokusunun alınmasını, karın duvarı kaslarının eski gerginliğine ulaşmasını sağlayıcı bir ameliyattır. Kişinin arzusuna bağlı olmak üzere abdominoplasti ameliyatı ile birlikte bel inceltme ya da liposuction ameliyatı da bir arada uygulanabilir.

Bu ameliyat için en uygun adaylar, iyi bir karın şekline sahip olup, diyet veya egzersizle giderilemeyen karında yağ fazlalılığı ve deri gevşekliği şikayeti olan kadın ve erkeklerdir. Abdominoplasti, birkaç gebelik sonrası karın derisi ve kasları normale dönemeyecek kadar deforme olmuş kadınlar için özellikle çok yararlıdır. Deri elastikiyetinin kaybı ile birlikte bir miktar yağlanma şikayeti olan daha yaşlı hastalarda da bu ameliyat iyi sonuç vermektedir. Önemli ölçüde zayıflamayı planlayan hastalar ameliyatı ertelemelidir. Aynı zamanda gelecekte hamile kalmayı düşünen kadınların, ameliyat sırasında sıkılaştırılan karın kasları gebelik ile gevşeyebileceğinden, ameliyat olmak için gebelik sonrasını beklemeleri önerilir. Abdominoplasti iki şekilde yapılabilir. Sadece alt karın bölgesinde hafif derecede çatlak ve sarkma olan kişilerde mini-abdominoplasti uygulanır. Ciddi derecede çatlak ve sarkmış olan karınlarda total abdominoplasti işlemi uygulanır.

Total abdominoplasti, tam teşekküllü bir hastanede genel anestezi altında yapılır ve yaklaşık 3 saat süren bir ameliyattır. Karnın alt kenarında kasığın hemen üstünden bir kalça kemiğinden diğer yandaki kalça kemiğine dek uzanan bir kesi yapılır. Göbeği çevre dokulardan serbestleştirmek için, göbek çevresine ikinci bir kesi yapılır. Karın derisi tamamen, kaburga kenarına kadar alttaki karın kaslarının üzerinden kaldırılır. Karın kasları bir araya getirilerek sağlamlaştırılır, böylece daha sıkı bir karın duvarı ve daha ince bir bel hattı elde edilir. Karın üzerinden kaldırılan deri aşağıya doğru gerilir ve fazla deri kesilerek alınır. Gerdirilen karın derisinde göbek için yeni bir delik açılarak, sapıyla serbestleştirilmiş olan göbek buraya yerleştirilip dikilir. Sonuçta, kesi hatları dikilir; pansuman örtüleri ile örtülür ve toplanabilecek fazla sıvıyı boşaltmak için yara bölgesine geçici bir ince tüp yerleştirilebilir.

Mini-abdominoplastide, deri, sadece kesi hattı ile göbek deliği arasındaki bölgede kaldırılır. Deri aşağıya doğru çekilir, göbek deliğinde yer değişimi olmadan fazla deri kesilip atılır, kesi hattı dikilir.

Hastanın durumuna göre 1-3 gün hastane bakımı gerektirir. Hasta, ameliyatın ertesi günü bir kişinin yardımını alarak ayağa kalkıp yürümeye başlayabilir, 3-4 gün sonra yardımsız, ancak ağır hareketler ile yürüyebilir. İlk hafta içinde karın bölgesine yük binecek hareketlerden uzak kalınması gerekir. Kişinin kendisini iyi hissetmesi halinde, 7-14 günlük ev istirahatını takiben ofis ortamında masa başı işlerini yapabilir. İlk 2 hafta korse ya da bandaj uygulaması önerilir. Spor ve egzersizlere 1 ay sonra hafif olarak başlanabilir. Mini-abdominoplasti, total abdominoplasti ameliyatı kadar geniş bir bölgeye uygulanmaz. Bu nedenle ameliyat süresi ve ameliyat sonrası iyileşme süresi yarı yarıya daha kısadır.

Uyguladığımız ameliyat teknikleri ile karındaki fazlalık dokuların çıkarılmasının yanı sıra göbek bölgesinin doğal kıvrımları da orijinaline uygun bir şekilde oluşturulur. Derideki ameliyat izi, bikini ya da iç çamaşırın içinde kalacak şekilde tasarlanır. Ameliyat gizli dikişler ile tamamlanır, deri yüzeyinde dikiş olmaz. Ameliyat izleri ilk aylarda kırmızı renkli ve oldukça belirgindir. Bu izlerin rengi aylar içinde soluklaşarak normal deri rengine yaklaşır ve belirginliği azalır. Arzu edilmeyen gerginliğe bağlı olarak ortaya çıkabilen kötü izler lokal anestezi altında revizyon yapılarak düzeltilebilir.

Abdominoplasti uygulamasının hemen ardından karın bölgesinin görünümünde son derece çarpıcı bir düzelme dikkati çeker, yaşam kalitesinde ciddi bir artış izlenir. Abdominoplasti, sadece karın bölgesindeki fazla ve sarkmış dokulardan kurtulmanızı sağlamakla kalmaz, kendinize olan güveninizi de arttırıcı niteliktedir.
Read more »

Yatak Yarası Tedavisi Bakımı

Yatak Yarası Tedavisi ve Bakımı (Dekübitüs)

Yatak yarası hastanın aynı pozisyonda uzun süre kalması nedeniyle özellikle yatak ile kemik çıkıntıları arasında kalan bölgelerde yüzeysel kan dolaşımı vücut ağırlığının etkisiyle bozulur. Kan dolaşımının bozulması ile birlik­te çevreden kaynaklanan fiziksel, mekanik ve bazı kimyasal faktörler nedeniyle doku hücreleri beslenemez. Oksijensiz kalan doku harabiyete uğrar ve ülser meydana gelir.

Yatak yarası deride kızarma ile başlar. Kızarma (Eritem) daha sonra morarmaya dönüşür. Moraran alanda deri bütünlüğü bozulur ve deri yer yer açılır. Açılma gittikçe yayılır ve enfekte olur. Yatak yarasının derinliği ve genişliği oranında hasta kan plazması kaybeder.

Yatak yarası, deri ve derialtı dokularına ve hatta kemiğe kadar derin-leşebilir.
Özellikle paralizili ve nörolojik hastalarda, diyabetlilerde, metabolizma bozukluğu olan hastalarda ve anemilerde çok sık görülür.

Yatak Yarasını Önleme (Tedavisi)

Tıbbi ve cerrahi tedavi amacıyla uzun süre yatan hastalarda yatak yarasının önlenmesi veya hafif geçirilmesi iyi bir hasta bakımı ile mümkündür. Tedavi sırasında yatak yarasını önlemek bakımın temel ilkesidir.

Yatak yarasını önlemek için aşağıdaki uygulamalar yapılır.
Hastaya bol proteinli bir diyet uygulanır.
Deri temiz, kimyasal etkenlerden uzak ve normal kurulukta tutulur. .
Hastanın yatış pozisyonu belirlenen zamanlarda sık sık değiştirilir. Yatağa temas eden ve basınç altında kalan, kemik çıkıntılarının bu­lunduğu bölgelere masaj yapılır. Yatak takımlarındaki kırışıklıklar giderilir.

Dışkı veya idrar ile kirlenen bölgeler sık sık temizlenir ve çamaşırlar değiştirilir.
Hastaya temas eden yatak yüzeyinin yumuşak olması ve kolay ha­valanabilir olması sağlanır. Yumuşaklık, çarşaf altına post veya sünger konması ile sağlanabilir.
Özel üretilmiş yüzeyi bölgesel olarak değişen havalı yataklar kul­lanılır.
Oluşan yatak yarasının bakımı için aşağıdaki uygulamalar yapılır.
Yatak yarası olma ihtimali yüksek olan ve kızaran bölgeye %70'lik alkol ile masaj yapılır. Antiseptikle silinir pudra ile kurulanır. Hekim tarafından önerilen antiseptik solüsyon ile açılan yaralı bölge pansuman yapılır. Yara kuru pansuman ile korunur.

Nekrozu olmuş dokular eksizyon ile alınır. Oksijen ile yara yıkanır. Yara kuru ve temiz tutulur. Gerekirse ultraviole tedavisi yapılır. Yaraya hücre çoğalımını hızlandıran pomatlar sürülür ve yara ko­ruyucu steril pansuman ile kapatılır.Yatak yarasının tedavisi hekim tarafından planlanır.
Read more »

Guneş Yanıkları Cilt Yanıkları

Güneş Yanıkları - Cilt Yanıkları - Deri Yanıkları

Çoğunlukla çok ıstırap veren güneş ya­nıkları, bazen ciddi de olabilir. Birinci de­recede, yani yalnız kızarıklık görülen ya­nıklarda, etkili bir tedavi yoktur.

Fakat eczanelerde satılan bazı nem­lendirici ve deriyi teskin edici kremlerin yararı dokunabilir. Ancak bunların bazı­larının deride reaksiyonlara sebep olaca­ğı akıldan çıkarılmamalıdır. Herhangi bir ufunetlenme halinde, uygulamayı hemen kesip, bir deri uzmanına başvurun. Her şeyden önce, güneş yanıklı kişiyi göl­geye alın; su içirdikten sonra ateşini öl­çün. Ateş yükselmişse ve daha başka be­lirtiler (örneğin, ödem) de varsa, hemen doktora başvurmak gerekir. Küçük ço­cuklarda ve yaşlılarda önemlice bir güneş çarpması, sıcak çarpmasına dönüşebilir Veya bir beyin konjestiyonu söz konusudur.

Güneşte uzun süre kalmayın. Güneşte çok yanmak, deriye açıkça saldırı sayılır ve bunun izlerini daima taşıyabilirsiniz.

Güneş Çarpması, Sıcak çarpması

Güneşte uzun bir süre kalmak veya yor­gunluğun sebep olduğu bir zafiyet, şiş­manlık veya yaşlılık, bu olaya yol açabi­lir. Daha çok baş ağrıları, kusma, bayılma, solunum güçlükleri, hatta şok haliyle kendisini belli eder İlk belirtilerden sonra kişiyi hemen gü­neşten uzaklaştırmak, sırt üstü uzandır­mak, gerekirse, 37°C ısıda bir banyo yap­tırmak gerekir. Daha sonra kendisine ha­fif tuzlu, bol ve serin su verilebilir.

Belirtiler devam eder ve durum daha da ciddileşirse, derhal doktora danışın.
Read more »

Kızarıklık Yanmalar Kabarıklar

Kızarıklıklar - Yüzde Kızarıklık

Kızarıklık Tedavisi
Ciddi olmaktan çok, ıstırap verici yanık­lardır. Vücudun yanan bölümü soğuk su altına tutulabilir. Bu çok etkili bir yöntem olmasa bile, rahatlatır. Özellikle yanık üzerine yağlı maddeler sürmekten kaçı­nın (pomad ve diğerleri). Çünkü bunlar ya­nığın derinliğini artırabilir. Kızarıklık çok genişse, doktora gidin.

Kabarıklar

Geniş veya dar, yanık kabartıları beyaz bir sıvıyla doludur. Bunun üzerindeki deriyi hiçbir zaman delmeye kalkışmayın. Deri açılmamışsa, en iyisi yanığa dokunma­maktır. Kabarık delinirse, bir yaraya oldu­ğu gibi özen gösterilmelidir

Ciddi yanıklar

Ciddi bir şekilde yanan kazazede, derhal bir hastanenin ilgili servisine götürülme­lidir. Bu arada yanıklara yara gibi davranılır.

Prensip olarak, yanık kazazedeleri soyulmaz, çünkü üzerlerindeki giysiler, aslın­da onu enfeksiyon tehlikesine karşı ko­rur. Ancak:

• Giysiler yakıcı sıvıyı veya kızgın buharı emmişse: Bu durumda yanan kişi bol soğuk suyla yıkanmalıdır.
• Giysiler ve iç giysileri sentetik doku-dansa: Bunlar da derinin üzerine eriyebi­lir. Bu durumda da soğuk su duşu öneri­lir.

Kızgın zeytinyağıyla yanma halinde: Der­hal soğuk suyla yanan uzvu yıkayın; çün­kü zeytinyağı, derin yanıklar meydana ge­tirir. Dış kimyasal madde yanıkları En az on dakika duş altında tutun. Sonra
yine su-altında giysilerini çıkartın.

İç yanıklar

Yakıcı maddelerin içilmesi, yemek boru­sunda iç yanmaya sebep olur. Mide, tok-sik maddelere karşı daha dirençlidir. Ka­zazedeyi kusturmaya çalışmayın, çünkü yemek borusu ikinci defa yanabilir. Da­ha çok içilen maddenin türünü öğrenin ve kendisini hemen bir hastaneye götü­rün. Cerrah, burada gerekli müdahalede bulunacaktır.

Elektrikle yanmalar - Göz yanmaları

Dikkat! Yanıklar bazı kişilerde solunum güçlükleri veya bayılma (şok) yaratabilir Böyle hallerde ge­cikmeden acil yardım Önlemleri uygulan­malıdır: Yan emniyet pozisyonunda yatır­ma veya hayat busesi
Read more »

Yanık Yanıklar Yanık Tedavisi

Yanıklar ve Yanık Tedavileri

Bu deri kazaları, çok çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir: Isı (katı, sıvı, buhar), güneş, elektrik, kimyasal maddeler vb. Nasıl davranılacağı, yanığın türüne ve genişliğine göre değişir. Fakat en büyük tehlike, daima enfeksiyon olasılığıdır. Bu rizikoya karşı derhal önlem almak gerekir.

Yanığın ciddiliğinin ölçütleri

Yanıkların tedavileri, ciddiyet durumları­na göre değişiktir. Bu da çeşitli etkenlerden kaynaklanır: Yanığın genişliği, derinliği, ye­ri ve sebebi.

Genişlik

Yanıklar ne kadar genişse, o kadar ciddi ve ağır demektir. Hayati bir teşhis koymak mümkündür: Yanan deri yüzeyiyle kazazede­nin yaşının yüzdesi toplanır, 75 göstergesinin altında, yaşama şansı yüksektir. 75-100 ara­sında yaşama şansı daha azdır; 100'ün üstünde ise kazazedenin kurtulma şansı çok zayıf­tır ve acil durum doğmuş demektir.

Küçük çocuklarla yaşlılarda ve hastalıklı kişilerde (şeker hastaları, veremliler, alkolik­ler) tehlike, daha büvüktür.

Derinlik

Yanık yarasının kapanması, buna bağlı­dır: Birinci derece yanıkta bir kırmızılık var­dır; ikincisinde kabarcıklar görülür; üçüncü derece yanıkta dokular da berelenmiş olabi­lir, hatta yanık kemiğe kadar işleyip gerçek bir karbonlaşmaya varabilir.

Yeri

Bu da yanığın ciddiyetini tespitte önemli bir ölçüttür. Bedenin doğal açık yerlerine ya­kın (ağız, makat) yerlerdeki yanıklar, çok da­ha kolay enfeksiyon kapabilir ve daha güç kapanır. Boyun ve ellerdeki yanıklar da önemli izler bırakabilir. Bir de özellikle duyarlı böl­geler (örneğin cinsel organlar), yüz, yanıkla­ra karşı aşırı duyarlıdır.

Sebep

Yakıcı madde içmekle (asitler, çamaşır su­ları, kostik soda) meydana gelen kimyasal ya­nıklar ve bazı elektrik yanıkları, bazen organizma açısından büyük önem taşır; çünkü iç yanıklara sebep olabilirler.

Her yıl ülkemizde yaklaşık 20.000 kişi yanmakta, bunların büyük bir bölümünü de çocuklar oluşturmaktadır. Modern tedavi yöntemlerine rağmen, pek çoğu ölmekte ve­ya hiç de estetik olmayan yaralarla sakat kal­maktadır.

Bazı basit önlemler almakla, özellikle ço­cuklarda yanık kazaları önlenebilir.

— Çocukları asla alevli bir cismin yandığı odada yalnız bırakmayın: Özellikle bebekle­ri sandalyeleri ile mutfakta bırakmayın. Ocak yanma yerleştirmeyin.

Çocuğun elini uzatıp yetişebileceği bir ye­re kaynar su dolu bir kap veya kızgın ütü bı­rakmayın.

— Yürümeye başlayan bir çocuğun uzanıp çekmesi ihtimaline karşı, kapların ve tavala­rın sapını duvara çevrili bırakmayı alışkan­lık edinin.
Birinin giysileri alev almışsa, öncelikle koşmasını engelleyin, yerde yuvarlamaya bı­rakmayın (enfeksiyon tehlikesi). Bunun ye­rine üzerine bir halı atmayı deneyin. Alevleri söndürdükten sonra da, temiz giysiler giydi­rin.

— Elektrik kordonu uzatmalarına dikkat edin: Küçük bir çocuk,prize takılı iken, fişi ağzına alabilir.Yangın halinde nasıl davranılacağı konu­sunda, 121'inci sayfadan sonra itfaiye tavsi­yelerini okuyun.
Read more »

Şuur Kaybı Bilinç Kaybı ve Tedavisi

Şuur Kaybı İlk Yardım ve Acil Bakım Tedavisi

Geçici Bilinç Kaybı Nedir
Komatöz vakalarda, koma sebebi açığa çıkarıldıktan sonra ve hastanın çevresi araştırıldıktan sonra ilk yardıma yön verilir. Hastanın soluk yolunun açık tutulması ve solunumun sağlanması, ilk önce yapılması gereken müdahale olmalıdır. İmkanlara dayanan oksijenasyon tercih edilir. Suni solunum yaptırılmaya imkan olmayan baş ve göğüs yaralanmalarında, tıbbi-cerrahi müdahale acilen gerçekleştirilmelidir. Baş travması ve vertebra kırığı daima araştırılmalıdır.

Normal vücut fonksiyonlarının devam ettirilmesi ve gelişmiş komplika-syonların giderilmesi çalışmalarıyla acil bakım devam ettirilir. Acil bakım sırasında, sonradan çıkacak vücut fonksiyonlarını bozucu durumlar kontrol altına alınmalıdır.

Bu genel açıklamalardan sonra yapılacak âcil bakım uygulamaları şunlardır:
• Hasta uygun yere taşındıktan sonra, solunum kontrol edilir,
• Soluk yolunun açık kalması sağlanır,
• Solunum durmuşsa hemen suni solunuma geçilir,
• Elbiseler sıkı, ya da sıkacak durumda ise elbiseler gevşetilir,
• Solunum gürültülü ve hırıltılı ise hasta yan yatış ya da yüzükoyun pozisyonda yatırılır. Gerekli ise ve baş göğüs travması yoksa hastaya trendelenburg pozisyonu aldırılır. Bu pozisyonda akciğerdeki salgı dışarı atılır,
• Solunum normalse, hasta sırt üstü yatırılarak, baş yana çevrilir. Veya yan yatış pozisyonuna alınır.
• Koma sebebi yok edilmeye çalışılır.• Hastanın ısısı muhafaza edilir. Dışardan ısı uygulanmaz.
Read more »

Şok Geçiren Hastanın Tedavisi

Şok Geçirme, Şok Geçiren Hastanın Bakımı, Tedavisi

Bakım sırasında her türlü fizik hareketlerden kaçınılmalıdır. Ancak has­tayı rahatlaştıracak, sürgü verme, el ve yüz yıkama tedbirleri alınmalıdır. Has­tayı trendelenburg pozisyonunda tutmadan evvel doktorun talimatı alınır. Çünkü bazı vakalarda trendelenburg pozisyonu üst taraftaki iç kana­maları artırır. Batın organlarının diyafragmaya baskıları da solunumu güçleştirir. Bu ihtimalleri göz önüne alarak tıbbi tedaviden evvel hastayı düz olarak tutmakta fayda vardır. Hastayı sakinleştirmek için barbûtüratlar kul­lanılabilir. Ağrıların giderilmesi için tıbbi tedavi uygulanır. Çünkü ağrı başlı başına şok yapabilir. Hastaya neler yapılacağı hakkında bilgi vermek ve onun sorularına uygun biçimde cevaplandırmak da endişelerin giderilmesi yönünden gereklidir.

Şoke olmuş bir hastaya ilaç verirken, periferik dolaşımın bozulmuş olduğu dikkate alınmalıdır. Deri altı enjeksiyonlar bu nedenle tavsiye edilmez. Deri altı yoluyla ilaç vermek gerekiyorsa, dolaşımın normale dönmesi beklenir.

Değilse fazla dozların doğurabileceği komplikasyonlar sonucu durum kötüleşir.
Hastanın tansiyonu, her 5 veya 10 dakikada bir ölçülmelidir. Tansiyo­nun yükselip alçalmasına göre ayarlanan ilaç dozları bakımından, çok gerekli­dir. Doku nekrozu yapan ilaçların enjeksiyondan sonra herhangi bir gelişme yapıp yapmadığı da enjeksiyon bölgesinde izlenmesi gereken önemli husus­lardan birisidir.
Bakım esnasında şoku meydana getiren sebebe yönelik tedavi uygu­lanır. Dolaşım sıvı ya da kan kaybı ile yavaşlamış kalp volümü azalmış ise, böbrek üstü bezi salgısı olan epinefrln zamanla etkisiz kalarak denkleştirici damar daraltma özelliği kaybolur. Bundan dolayı önceleri normal olan tan­siyon, sonra düşer. Dolaşım iyice yavaşlar, dokularda anoksemi meydana gelir. Solunumun sağlanması ve oksijen verme işlemlerine çabuk başlanmazsa dokularda harabiyetler meydana gelir. Özellikle sinir sistemi, karaciğer, böbrekler ve akciğer dokuları öncelikle harabiyete uğrar. Diğer belirtiler ve tansiyon düşüklüğünün sonucu doku nekrozları hızlanır.

Şok sebebi sıvı ya da kan kaybı ise, öncelikle kaybedilen, sıvının yerine konmasına çalışılır. Kan verilmesi gereken vakalarda kan bulununcaya kadar, kan yerini tutacak plazma ya da plazma yerini tutan sıvılar uygu­lanır. Bu sıvıların bulunması gecikirse serum fizyolojik verilir. Kan, tansiyon normale dönüşene kadar istenilen hızda verilmelidir.

Oksijen açlığının giderilmesi için oksijen verme işlemine aynı zamanda başlanabilir.
Elektrolit dengenin bozuk olması halinde veya yetersizliğinde damar­dan veya ağız yoluyla uygun sıvılar ve elektrolitler verilir.

Kan hacmi normale döndürüldükten sonra, damarları daraltan ilaçlar verilir. Şok, kalp yetmezliğine bağlı ise kalp tonikleri verilir.
Kortizon tedavisi görmüş bir hastanın böbrek üstü bezi atrofiye uğrayabilir. Bunun sonucu olarak primer şok hızla gelişir. Böyle vakalarda da­mardan kortizon verilerek şok tedavisi yapılabilir.
Read more »

Şok Geçirme Bilinç Kaybı

Şok Hali, Şok Geçirme, Şok ve Bilinç Kaybı

Şok ya da bayılma hali, damarlardaki ka­nın bazen azalması, bazen de damarlara in­tibak etmekte güçlük çekmesinden kaynak­lanan bir kan dolaşımı bozukluğudur.

Bu tür bayılmanın ciddi olup olmadığını siz bilemezsiniz. Bunu ancak bir doktor söy­leyebilir. Ancak basit bir bayılma olayında bi­le ne yapılması gerektiğini bilemezseniz, bu bile felaketle sonuçlanabilir.

Şok Belirtileri

Had bir zedelenme, şiddetli bir ağrı, bir kanama ya da ciddi hastalıklardan sonra, kan damarlarının çevresindeki kaslar ya tam ola­rak gevşer veya aksine aşırı gerilir: Bayılmayla sonuçlanan şoklara, bu sebep olur.

Kişinin yüzü solar, soğuk ter atar. Bilin­cini kaybetmese bile, normal halinde değildir. Kuşkulu, telaşlı, tutarsızdır. Ölçülmesi de zor­laşır. Parmak uçlan soğur. Üşümekten ve su­samaktan şikâyet eder.

Şok Geçirme Durumunda Tedavisi ve Yapılması gereken

Derhal doktordan yardım isteyin. Bu arada bayılan kişinin sıcak kalmasını sağ­layın. Kendisini sırt üstü yatırıp, gerekti­ğinde ayaklarını biraz daha yukarı kaldı­rın. Böylece beynine daha çok kan ulaş­masını sağlayabilirsiniz.

Özellikle onu ayakta ya da oturur du­rumda bırakmayın. Beyni kanla gerekti­ği kadar beslenmediğinden, bayılıp düşebilir.

Bayılma ya da şok durumundaki biri­nin kan dolaşımı, yarı boş bir şişeye ben­zetilebilir, içerdeki sıvının bütün şişeye yetmesi isteniyorsa, hastayı sırt üstü ya­tırmak gerekir.

Beyninin kanla beslenmesi gereken kişi sırt üstü yere yatırıldıktan sonra, tıbbi yardım beklemek gerekir.
Read more »

Çırpınmalar ve Tedavisi

Çırpınmalar, Çırpınma Nedir

Normal kas gücü, uzuv hareketsiz iken da­hi kasları gerilim halinde tutar.
Gücün yeğinliğindeki salınımlar, aslında ciddi bir belirti olmayan sarsıntılara yol açar. Özellikle de korku ve öfke hallerinden sonra ortaya çıkar.
Buna karşılık kas gücünün geniş çaplı salınımları yüz veya uzuvların bir bölümünde çok daha önemli "ihtilaçlı" hareketler yara­tır.

Doktor olmayan birinin bu kasılma ve çırpınmaların sonradan mı , yoksa tedaviden mi veya başka bir ne­denden mi kaynaklandığını anlaması zordur. Bu yüzden burada çırpınma ve kasılma ola­rak, önceden sağlıklı birinin geçireceği ve dok­tor olmayan kişilerde beyin hücrelerinde bir arıza olacağı kuşkusu uyandıran istemsiz ih­tilaç hareketlerini kastettik.
Sara krizinden sonra, bazen hasta derin bir komaya girebilir, ama bu geçicidir. Ba­zen de yine geçici davranış bozuklukları ve krizi hatırlamamak hali görülür.

Çırpınma Tedavisi ve Yapılması gereken

Daha çok bir uzuvda veya yüzde başlayıp, sonra bütün vücuda yayılan çırpınma krizlerinde, önce hastayı yere düşmeden tutmaya çalışın. Çünkü bilincini kaybet­miştir.
Hasta çırpınmaya ve kasılmaya baş­layınca, dilini ısırması ve kan yutması mümkündür. Bunu önlemek için, dişleri­nin arasına yuvarlayacağınız bir mendil sokun.

Daha sonra kendisini yan emniyet ya­tışında yere uzatın. Çünkü krizi geçici ko­ma hali izleyecektir. Derhal doktor çağı­rın.
Read more »

İhtilaç Krizleri ve Tedavisi

İhtilaç krizleri

Bir davranış bozukluğu, yalnız bir akıl hastalığının değil, beyin hücresinin zaafının da sonucu olabilir. Bunu öncelikle düşünmek­te yarar vardır, çünkü bu konudaki tıbbi yar­dım türü, bazen hayati önem taşıyacak hale gelebilir. Bu tür nöbetlerde zoraki baş ve kol hareketleri, tutarsız konuşmalar veya tehlikeli intihar girişimleri görülür. Çevre için de teh­dit yaratabilir. Alkoliklerde ortaya çıkan "delirium iremens" haline çok benzeyebilir.

İhtilaç Krizlerinde Tedavi ve Yapılması gereken

Bu endişe verici ve tehlikeli dahi olabi­lecek durumla karşılaşırsanız, öncelikle davranışınızın bir dramı önleyebileceği­ni bilin. Soğukkanlılığınızı koruyun. Nö­bet geçiren kişi kendisi veya çevresi için tehlikeli olmaya başlarsa, belli etmeden polise haber verin. Bu arada kendisiyle konuşarak ilişkiyi sürdürün, diyalogu koparmayın, koruyucu bir iyilikle üzerine eğilin, onu tahrikten, inatla karşı çıkmak­tan kaçının. Saçmalıklarına katılmanız gerekse bile, konuşmayı kesmeyin. Bu bozukluklar bir beyin arızasından ileri ge­liyorsa, ancak bir doktor teşhis koyabi­lir. Gösterişli bir tedavi jesti de söz ko­nusudur (örneğin hipoglisemi gibi).
Read more »

Sist Had İdrar Tutulması

Had idrar tutulması

İdrar Hastalığı ve Tedavisi
Sidik tutulması denen ve sidik torbasının boşaltılması ihtiyacı duyulduğu halde, bunu gerçekleştirememek, büyük bir ağrıya sebep olduğundan, doktora başvurmak kaçınılmaz hale gelir.
Sidik tutulması bir hastalık belirtisi olacağından, bunun tedavisi de gerekir. Fakat ani bir korku da, tutulmaya sebep olabilir. Bu durumda normale dönüş, doktora gerek kalmadan gerçekleşir.
İdrar yollarına uygulanan sondaj, genel­likle en yakın ilk hastanede gerçekleştirilir.

Sistit Hastalığı ve Tedavisi

Mikroplardan meydana gelen idrar torbası iltihabı, son derece ıstırap verici sızlamalara ve sık sık idrar çıkartmaya se­bep olur. Sistit, çok defa bir kadın has­talığı olup, ihmal edilmemelidir. Çünkü taş gibi tedavisi gereken bir hastalıktan da kaynaklanabilir. Her durumda, iltihap böbreklere kadar tırmanmadan, yok edil­mesi şarttır. Çünkü burada kesin tahribat yapabilir.Derhal doktordan bir randevu alın.
Read more »